Kuran öyle bir kitap ki her yeni okumada bir şeyler öğretiyor insana. Hem de öyle illa ki uzun, karışık, üzerine bolca düşünülen ayetleri ile değil. Gayet kısa, net ve anlaşılır olanlarıyla da. Bir kerede kolayca anlaşılıyor dediğiniz ayetler bir bakıyorsunuz kaçıncı okumada başka bir türlü geliyor gözünüze. Nasıl oluyorsa aynı ayetleri defalarca kez okuyorsunuz ama bir seferinde daha önce hiç kafanızda canlanmamış olan fikirler canlanıyor ya da daha önce hiç fark etmediğiniz kadar etkili olduğunu düşünüyorsunuz o ayetlerin.
Dün aşağıdaki ayetleri okuduğumda tam da bu hisler belirdi içimde. Kuran’da kıyamet gününe ve ahirete dair, gerek cennet gerek cehennem için, çok vurucu tanımlamalar olduğunu elbette biliyordum ama bu ayetler daha önce hiç bu kadar etkileyici gelememişti bana, aklımda da kalmamış dolayısıyla.
Bakın ayetler ne diyor;
En yakın dostlar birbirlerinin halini sormaz/bir dost bir dostundan bir şey isteyemez.
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister.
Eşini, kardeşini,
Kendisini kucaklayıp barındıran ailesini.
Ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmayı ister.
(70 Mearic Suresi – 10-14. ayetler)
İnsan zorlukla karşılaşınca, fidye vereyim, birtakım fedakarlıklar yapayım da kurtulayım bu zorluktan diye düşünür de, sevdiklerini fidye olarak vermek ne demek, nasıl da zor bir şeydir bu.. İnsanı en sevdiklerini, oğlunu, eşini, kardeşini, ailesini feda edip kurtulmayı isteyecek kadar zorlayan azap nasıl bir azaptır? Bizi, bizim için en değerli olan sevdiklerimizi gözden çıkarmaya, hem de kendimiz için, kendimizi kurtarmak için gözden çıkarmaya götüren azap gerçekten de ne kadar zorludur değil mi? Belki de cehennem azabının büyüklüğünü ve vahametini anlatmak için bundan daha iyi bir ifade olamazdı.
Peki biz ne yapıyoruz? Çoğu kez bu azabı küçümsüyoruz. Allah bize yaşayacaklarımızın ciddiyetini böylesine vurucu örneklerle anlattığı halde biz sanki o kadar da zor olmayacakmış gibi düşünmeye, kendimizi kandırmaya çalışıyoruz. Oysa dünyevi hiçbir zevk, hiçbir menfaat bizi gördüğümüzde sevdiklerimizi feda edecek kadar korkutan o azaptan daha önemli olmamalıdır bizim için.
Bu şekilde vurucu, etkileyici ayetler bizi gaflet uykumuzdan uyandırmalı, kendimize getirmelidir. Bu ayetler sayesinde ahirette karşılaşacağımız azabın da ödülün de büyüklüğünü, önemini fark etmeli, hayatımızı bu bilgi ışığında şekillendirerek cezadan uzak kalabilecek ve ödülü hak eden kullardan olmak için çalışmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder