Hayat herkesin karşısına türlü türlü sıkıntılar çıkartıyor. Mutlaka canımızı sıkan, bizi üzen şeyler yaşıyoruz hepimiz. Zorluklar da hayatın ayrılmaz bir parçası. Bu kural inananlar için de inkâr edenler için de, dini yaşamaya gayret edenler için de, inanıyorum deyip bırakanlar için de geçerlidir. Allah Kuran’da açıkça belirtmektedir ki müminler için ahirette ancak güzellikler vardır ancak bu dünyadaki güzellikler de zorluklar da herkes içindir.
De ki: “ALLAH’ın, kendi kulları için yarattığı süsleri ve güzel rızıkları kim haram edebilir?” De ki: “Onlar dünya hayatında inananlar içindir, ahirette ise sadece onlar içindir.” Bilen bir toplum için ayetlerimizi böyle detaylı açıklarız. (7 - Araf Suresi -32)
Peki zorluklar ile karşılaşan mümin ne yapmalıdır? Tabii ki teslimiyet esastır. Bize ilk nefesimizi vererek yaşamamızı sağlayan, hayatımız boyunca sahip olduklarımızı bize lütfeden Allah kuşkusuz ki istediği anda her şeyimizi, sağlığımızı, sevdiklerimizi, paramızı, huzurumuzu geri almaya da güç yetirendir. Mümin öncelikle teslim olmalı, “veren Rabbim istediği gibi alır da”, “benim başıma gelen her şey kuşkusuz O’nun yazdığıdır” demeli, Allah’a sığınmalıdır.
De ki: “ALLAH’ın bizim için yazdığından başkası bize dokunmaz. O’dur bizim mevlamız, sahibimiz. İnananlar, ALLAH’a güvensinler.”
(9 - Tevbe Suresi -51)
Bir sonraki adım ise neden benim başıma bunlar geldi diye sormak olmalıdır bence. Dünyevi sorgulamalar bir yana, Kuran ayetleri dikkatlice incelendiğinde başımıza gelen zorlukların iki nedeni olabileceği çıkıyor ortaya; ya imtihandır ya da ceza.
Yemin olsun ki, sizi korku, açlık; mallardan-canlardan-meyvelerden eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele.
(2 Bakara Suresi -155)
Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz.
(21 Enbiya Suresi -35)
“Küfre sapanlar var ya, işte onlara dünyada ve âhirette şiddetle azap edeceğim. Hiçbir yardımcıları olmayacaktır onların.”
(3 Ali İmran suresi -56)
Yemin olsun ki biz, Firavun hanedanını yakalıp ürün eksikliğiyle senelerce sıktık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
(7 Araf Suresi -130)
Eğer birincisi ise aslında sevinebiliriz bile. Çünkü başarı ile atlatılan her sınavın ardında bir ödül vardır mutlaka. Eğer Allah’ın bize verdiği bu sınavı başarı ile atlatırsak, ki burada başarı isyan etmemek, Allah’tan yardım dilemek, her şey için şükretmek, bunu Allah’a yakınlaşmak için bir vesile saymak gibi açıklanabilir, Allah katında bir ödülümüz mutlaka olacaktır. Ancak eğer ikincisiyse o zaman mümin bir an durup düşünmeli, nerede hata yaptığını bulmaya çalışmalı, bundan sonra daha iyi bir kul olmak için neler yapması gerektiğini düşünmelidir.
Evet haklısınız başımıza gelenlerin bunlardan hangisi olarak geldiğini asla bilemiyoruz biz, bilemeyiz de. Ancak bu ikisinden biri olduğunu bilirsek, ikisini aynı anda uygulayabiliriz diye düşünüyorum ben. Başımıza gelen her olayda, Allah’a teslim olup, O’na yakınlaşarak huzuru ve mutluluğu O’nun yolunda arar aynı zamanda da yaptığımız yanlışların muhasebesini yapıp bundan sonra daha iyi müminler olmaya çalışabiliriz. Allah bu yolda hepimizin yardımcısı olsun inşallah.
Allah razı olsun, yazılarınızı dini yazılarda görüyordum, tamamen Kuran merkezli yazılarınız var, hepsi birbirinden güzel, yazılarınızı blogta toplamanıza çok sevindim, Allah hidayetinizi artırsın.
YanıtlaSil