14 Mart 2013 Perşembe

İstanbul’un Fethi ve Kuran’da Fetih…

Geçtiğimiz Salı günü İstanbul’un fethinin 559. yılı kutlandı. Bilhassa dindar, muhafazakâr kesim tarafından son derece önemsenen bugün gerçekten bir övünç kaynağı mıdır bir de Kuran perspektifinden bakalım. 

Dindar kesimin İstanbul’un fethini bu derece önemli görme nedenlerinin başında Peygamberimizin bir hadisi olduğu iddia edilen şu söz yatıyor; 

“İstanbul’u fetheden komutan ne güzel komutandır, İstanbul’u alan asker ne güzel askerdir” 

Biraz düşününce bu sözün birtakım siyasi hedefler, amaçlar için uydurulup, Müslümanlar üzerinde etkili olması için Peygamberimize isnat edilmiş olma ihtimalinin ne derece yüksek olduğu kolayca anlaşılabilir. Ancak bunun ötesinde Kuran’a, Kuran’da savaşma ile ilgili ayetlere bakarak da Peygamberimizin böyle bir sözü söylemiş olduğundan şüphe edebiliriz. Çünkü Kuran’da savaşma hakkı belli şartlara bağlanmıştır ve çıkar amaçlı fetih uygun görülmemiştir. 

Bu durumda İstanbul’un fethi ile gururlanmadan, Fatih ile övünmeden önce İstanbul’un fethi Kurani anlamda ne derece meşru ona bakalım. 

Kuran’ın savaş ayetleri dikkatlice incelendiğinde Müslümanların ancak kendilerine saldıranlarla savaşabilecekleri anlaşılır. 

Kendilerine zulmedilmesi dolayısıyla, onlara karşı savaş açılanlara savaşma izni verildi. Şüphesiz Allah, onlara yardım etmeye güç yetirendir. (22 Hac Suresi- 39) 

Ve eğer antlaşmalardan sonra, yine yeminlerini bozarlarsa ve dininize hınç besleyip saldırırlarsa, bu durumda küfrün önderleri ile çarpışın. Çünkü onlar, yeminleri olmayan kimselerdir; belki cayarlar. 


Yeminlerini bozan, elçiyi yurdundan sürmeye çabalayan ve sizinle ilk defa savaşa başlayan bir topluluk ile savaşmaz mısınız? Korkuyor musunuz onlardan? Eğer inanıyorsanız, kendisinden korkmanıza Allah daha layıktır. (9 Tevbe Suresi – 12&13) 

Oysa uygulamaya baktığımızda Müslüman olmayanlara saldırmak, kafir toprağı ilan edilen yerleri kuşatıp fethetmek sanki İslam dininin bir parçası gibi değerlendirilegelmiştir. Müslüman devletlerin, Osmanlı İmparatorluğu da dahil, yaptıkları fetihler hep bu şekilde değerlendirilmiş, kafirden toprak alıp o toprakları Müslümanlaştırmak İslam’ın bir parçası hatta gereği sayılmıştır. 

Halbuki Kuran açıkça belirtir ki “dinde zorlama yoktur” (2 Bakara Suresi -256). Kuran Peygamber’e bile kimse üzerinde baskı kurma yetkisi vermemiştir. 

Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın. Onlara zor ve baskı kullanacak değilsin. (88 Gaşiye Suresi– 21&22) 

Öyleyse İstanbul’un fethini düşünürken, statlarda eğlenceler ile kutlarken bu fethin Kurani anlamda ne derece kabul edilebilir olduğunu bir kez daha düşünmemiz gerekiyor. Eğer gerçekten Kuran’da bahsi geçen şartlar oluşmuşsa o zaman sorun yok ama eğer bu şartlar o zaman İstanbul’da mevcut değildiyse bu durumda bunda kutlanacak bir şey yok sanırım..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder