19 Nisan 2013 Cuma

Boşanan Kadını Koruyan Kuran

İslam dininde kadın tartışmaları üzerine yazacağım bu ikinci yazımda Kuran’da boşanan kadına verilen hakları, boşanan kadının nasıl da korunduğunu anlatmaya çalışacağım. Allah boşanan kadınların üç aybaşı süresince başka birisi ile evlenmeden beklemelerini emretmiştir. Bu durum genellikle kadının hamile kalmış olması durumunda bunun fark edilmesi ve çocuğun babasının bilinmesi amacıyla yapılmış bir düzenleme olarak yorumlanmıştır. Kadınlar için çok önemli sıkıntılar doğurabilecek bu süreçte ise kadınların hakları Allah tarafından garantiye alınmıştır. 

Öncelikle bu dönemin kadın için neden çok zor olabileceğini düşünelim. Boşanmış kadının bugün bile pek çok toplumda pek hoş karşılanmadığına sanırım hepimiz katılırız. Dahası Allah bu kadının 3 ay boyunca başka biri ile de nikahlanmamasını emrettiğinden, bu kadın için hayat çok zor olabilir. Babasının evine kabul edilmeyebilir, kendisinin maddi imkanı, çalışma ihtimali olamayabilir ve bu durum kadının evsiz kalmasına dahi yol açabilir. Ancak Allah bu durumu daha baştan engellemiş ve kadının boşandığı eşine çok önemli sorumluluklar yüklemiştir. Önce ayetleri bir okuyalım; 


Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamladılar mı ya onları uygun bir şekilde tutun yahut da uygun bir şekilde serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için, zararlarına bir biçimde, tutmayın. Bunu yapan, benliğine zulmetmiş olur. Allah’ın ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle size öğüt vermek için indirdiği Kitap’ı ve hikmeti hatırlayın. Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi bilmektedir. (2 Bakara Suresi – 231) 

Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman iddetlerine doğru boşayın ve iddeti iyi sayın! Rabbiniz olan Allah’tan sakının! Onları evlerinden çıkarmayın; onlar da çıkmasınlar. Apaçık ve belgeli bir yüzsüzlük yapmaları durumu müstesna. İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Allah’ın sınırlarını çiğneyen kendi benliğine zulmetmiş olur. Bilemezsin, belki Allah bundan sonra yeni bir iş/oluş ortaya çıkarır. (65 Talak Suresi -1) 

Bu ayetler açıkça belirtmektedir ki kadınlar bekleme sürelerini boşandıkları erkeklerin evlerinde geçirirler. Hatta bekleme süreleri bittiğinde de kadınların güzellikle tutulmaları ya da güzellikle bırakılmaları mümin erkekler üzerine Allah’ın bir emridir. Yani erkek kadını zorla evden dışarı atamayacağı gibi, kadını zorla evde de tutamaz. 

Kadınların iddet süresince barınmalarını garanti altına alan Allah, daha sonra kadınları yine tek başlarına iken çok zor durumda bırakabilecek diğer durumlara değinmiştir; bunlar kadının hamile olması ya da emzirdiği bir çocuğu bulunmasıdır. Bu şartlar da yine kadının bir başkası ile evlenmesini ya da baba evinde bakılmasını zorlaştırabilecek durumlardır. Hatta normalde çalışıp kendi parasını kazanabilecek olan bir kadın da hamile olduğu ya da bebek emzirdiği dönemlerde çalışamayıp kendisine ve bebeğine bakamayacak durumda olabilir. 

O kadınları, imkânlarınız ölçüsünde, barındığınız yerin bir kısmında barındırın. Onları baskı altında tutmak için onlara zarar verme yönüne gitmeyin. Eğer hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin. Eğer sizin için çocuk emziriyorlarsa, ücretlerini de verin. Aranızda uygun biçimde konuşup tartışın. Eğer anlaşmakta zorluk çekerseniz o zaman, doğmuş olan çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir. (65 Talak Suresi - 6) 

İşte bu durumlarda bebeğin babası, hamile olan ya da bebeği emziren eski eşinin bakımından sorumludur. 

Bir zevcenin yerine başka bir zevce almak istemişseniz onlardan birine yükler dolusu mal vermiş olsanız da o maldan hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek, açık bir günah işleyerek mi geri alacaksınız onu? (4 Nisa Suresi – 20) 

Hem o malı nasıl alırsınız ki? Daha önce birbirinizle derinden derine kaynaşmıştınız. Ve onlar sizden çok sağlam bir söz de almışlardı. (4 Nisa Suresi – 21) 

Çevresinde bir boşanmaya şahit olmuş ya da boşanma hikayeleri dinlemiş olanlar çok iyi bilirler. Genellikle bu gibi durumlarda taraflar birbirine düşman kesilirler ve öyle şeyler yaparlar ki her iki taraf da çok büyük hayal kırıklığı yaşar. İşte Allah yukarıda alıntıladığım son iki ayette açıkça bunun yapılmaması gerektiğini, erkeklerin kadınlara verdiklerini geri almamaları gerektiğini ve son ayette belki de duygulara da hitap eden bir biçimde ilişkilerinin geçmişteki halini unutmamaları gerektiğini vurgular. 

Tüm ayetlere bakınca insan şöyle düşünmeden edemiyor; Öncelikle biz müminler kitabımızı okur, anlar sonra da onu başkalarına anlatmaya çalışırsak ve tabii dinimizi uydurmalardan, ilavelerden arındırırsak işte o zaman İslam dininde kadının ezildiği, aşağılandığı iddialarına cevap verebilir, dinimizi hiç de hak etmediği bu suçlamalardan kurtarabiliriz.


11 Nisan 2013 Perşembe

Kadınlar Kullukta Erkeklerden Eksik midir?


İslam ve kadın konusu önemini hiçbir zaman kaybetmeyecek konuların başında geliyor. Bırakın dışarıdan bakıp İslam’ı eleştirmek hevesinde olanların durmadan bu konuya dikkat çekmelerini, inanan Müslüman kadınlar dahi durup durup bu konuda bazı endişelerini, kafalarına takılanları konuşup duruyorlar kendi aralarında. Madem bu konu böylesine önemli, ben de bu konudaki fikirlerimi yazmak istedim. Bu yazı kul olarak kadınları ele alacak, bir sonraki ise sosyal hayatta kadınları. 

Sanırım tartışmaya dine yapılmış ilavelerin İslam dininin kadına bakışı ile ilgili algıyı nasıl da yönettiğini söyleyerek başlamak lazım. Kadınlar ile ilgili Peygamber’e iftira atılarak atfedilen öyle sözler, öyle davranışlar var ki aklı selim birinin kabul edebilmesi mümkün değil. İslam ülkesi adıyla anılan ülkelerde kadınların bugün maruz bırakıldıkları uygulamalar ise cabası. İşte tüm bu nedenlerle belki de en son söylenilmesi gerekeni en başta söyleyelim. Allah’ın dini olan İslam’ı Allah’ın sözünden çıkarır da uydurmalar, ilavelere bağlarsanız onu savunmanız, hatta kendinizi ona ikna etmeniz bile hiç kolay olmaz. Eğer İslam Allah’ın dini ise geçerli tek kaynak Allah’ın sözü olan Kuran’dır. Peygamberimiz de kendisinden istendiği gibi Kuran’a uygun bir yaşam sürmüştür. Allah ondan Kuran’la hüküm vermesini isterken onun sözü geçen hadisleri söylemesi söz konusu değildir. Hadislerin Peygamber’den 200 yıl sonra yazılmaya başlanmış olması da, insanların Peygamber’in adını kullanarak kendi yaşam tarzlarını dinselleştirdiklerine ve meşrulaştırdıklarına kanıttır. Ne bundan yüzyıllar önce, ne de bugün birilerinin çıkıp da İslam adına yaptıkları bizi ilgilendirmez. Bizim için bağlayıcı tek kaynak Kuran’dır.

Kuran’ı dikkatlice okuyun, araştırın. Kulluk bağlamında kadını erkekten ayıran herhangi bir ifade görebilir misiniz? Ben size söyleyeyim HAYIR. Allah’ın Kuran’daki ifadesi son derece açıktır. En hayırlınız takvaya en yakın olanınızdır der Allah; aramızda renk, ırk, cinsiyet ayrımı yapmaz. Allah yolunda en güçlü yürüyen, Allah’ın emirlerini yerine getirip, yasakladıklarından en dikkatlice sakınan, hayatı boyunca Allah rızasını her şeyin üstüne koyan kimse en hayırlınız odur diyor Allah. 

Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik bir iş yaparsa, onu tertemiz bir hayatla yaşatırız. Ve böylelerinin ücretlerini, işleyip ürettiklerinin en güzelleriyle karşılarız. (16 Nahl Suresi -97) 


Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve örfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, sakınılması gereken şeylerden en çok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır. (49 Hucurat Suresi -13) 


Kuran’ın konuya yaklaşımını bu ayetler özetler. Oysa çok güvenilir olduğu iddia edilen kaynaklarda bile geçen bir hadiste peygamberin kadınlara “bana cehennemlikler gösterildi çoğu sizlerdiniz” dediği iddia ediliyor. Kadınlar hakkında bir sürü uydurulmuş, Peygambere mal edilen ifade var. Evet, hepsi de son derece saçma, akılla, Allah’ın diniyle çelişen ifadeler. Ancak bana göre bu hadisin bir özelliği var. Bu hadis kadının ailedeki, toplumdaki yerinden falan değil, düpedüz apaçık Allah katındaki yerinden bahsediyor. Allah’ın gözünde kullar olarak kadınlar ve erkeklerin nasıl olduğundan bahsediyor. Allah tarafından Kuran’da açıkça, ancak takvaları ile birbirlerinden ayrılabilen müminleri, kadınların çoğu cehennemlik, erkeklerin çoğu cennetliktir diye ayırmaya kalkıyor. Yani bırakın kadınları ikinci sınıf vatandaş yapmayı, düpedüz kadınları ikinci sınıf kul yapmaya kalkıyor bu hadis ve Allah’ın ayeti ile de açıkça çelişiyor. Dahası bu iddia Allah’ın adil olması inancına da ters düşer. Adil olan Allah bizlerin ahiretteki yerlerimizi ancak bu dünyada yapıp ettiklerimize belirler, cinsiyetimize ya da ırkımıza göre değil. Kuran’ın sayısız ayetinde hayırlı iş yapanların cennet ile ödüllendirileceği, Allah’a inanmayan, Allah’ın emirlerine ters düşenlerin ise cehennem ile cezalandırılacağına dikkat çekiliyor. Yani bu hadis hem Peygamber’e hem de Allah’a hakaret içermektedir. 

Aslında belki biraz konunun dışına çıkmak olacak ama şunu da eklemeden edemeyeceğim. Aynı hadisin devamında kadınlar Peygamberimize neden cehennemliklerin çoğu bizden diye sorduklarında Peygamber’in yaptığı açıklamalardan biri de kadınların hayızlı zamanlarında namaz kılamamaları ve oruç tutamamalarıdır. Dine ilave yapanların ekleyip de dine soktuğu bir uydurma bir diğerinin açıklaması gibi gösterilirken bir de mantık hatası yapılıyor aslında. Eğer Allah hayızlı kadının namaz kılmaması, oruç tutmaması gerektiğini söylemiş olsaydı (ki Kuran’da buna dair hiçbir ifade yoktur ve bu uygulamalar açıkça İsrailiyattır) kadınlar o günlerde bu ibadetlerden muaf tutulurlardı ve bu onların ibadette bir eksiklikleri olarak değerlendirilmezdi. Ya da şöyle diyelim adaletinden hiçbir şüphemiz olmayan Allah önce kadınlara o belli günlerde ibadetleri yapmayın deyip sonra bunları yapmadılar diye bu kadınları cehenneme atar mı? Sizce de bu mantık sınırlarını ihlal eden, Allah’ı zalim ilan eden bir örnek değil mi?